Göz göre göre yok olmuştu o; kendi görünürlüğünün derinliklerine çekilmişti. Her gün her yerde karşılaşılacaktı eskisi gibi, sesi işitilip kokusu duyulacak, ama asla ona ulaşılamayacaktı. Herhalde kendi varlığına karışarak yok olmak en akıllıca yöntemdi.
Kitap okuma alışkanlığım olmasını çok isterdim ama malesef kendimi bir türlü bu ise veremedim . Bunun yerine kitapların (varsa) filmlerini izlemekten daha cok hoslanirim . Ama soyle bir gercek var … kitaplar filmlerden daha iyi yansitiyor olaylari … çevremden edindiğim yorumlara göre …
Zorla kimse kitap okuyamaz, örnek ben. Sınav için zorla kitap okuyroduk 30 puan oradan geliyordu. max 10 alıyordum o bölümden. Kitap alışkanlığım yok evet okumayı sevmiyor değilim ama sürekli başka işler üstüne geçiyor. Sevdiğin tarzları okumaya başla bilim kurgu, fantastik, polisiye vs. Hiç değilse sadece istediklerini oku. Ayrıca bir de şu var bir kitabın ilk 10 sayfasına bakıp sevmedim sarmıyor vs derler ya, işte ona kapılmayın. Bir kitaba başladığınız zaman 50. sayfaya kadar sabredin sonra bakın bırakabiliyor musunuz
Ayrıca kitap okumama sebebinin bir yandan eğitim sisteminden kaynaklandığını düşünüyorum cunki kitap okumamız için okutturmuyorlardı aksine not için okumak zorunda kalıyordum.
Bu kitap güzeldir, 1. Dünya Savaşında 57. Alay, kendilerine susuz aslanlar denir. Savaştaki kahramanlıkları zorlukları sürükleyici bir şekilde anlatır.
Aynı zamanda Timaş yayınlarının diğer kitapları da güzeldir.Birçoğunu okumuşumdur.
Aynı zamanda bu kitaplar yanında;
Bu kitaplarıda okuyabilirsiniz
Osmanlı’dan bu yana sanayileşmeye, kalkınmaya çabalıyoruz. Niyetimiz iyi de… Netice kötü…
Biz yola geç çıktığımız için, bizden önce yola çıkanlara yetişmekte zorlanıyoruz. Üretmek yerine ithal etmenin kolaylığı var. İçeride ithalatçı ile sanayicinin kavgası var. Dışarıda daha önce sanayileşenlerin, bizim gibi ülkelerde sanayileşmeyi engellemeleri var. Türkiye’nin bulunduğu bölgenin, işimize gücümüze bakmamızı engelleyen özellikleri var. Osmanlı’dan bu yana dinmeyen başkaldırılar, terör olayları var. Eğitim sisteminin bozukluğu var. Eğitimde, dini eğitimin bilimsel eğitimin önüne geçmesi var. Hukuk sisteminin, mülkiyet hakkının gelişmemesinin getirdiği sorunlar var. Bütün bunların üzerine özelleştirme rüzgârında Cumhuriyet döneminde var olanların yok edilmesi var. Bir türlü silkinerek kendimize gelemiyoruz… Hele hele şimdilerde üretmekten vazgeçtik. Tüketiyoruz. Sanayi sektörüne, tarıma, üretime yatırım yapacak yerde dış ve iç kaynakları inşaata, konuta, AVM’lere harcar olduk. Bu kısırdöngüden kurtulmak zorundayız. Kısırdöngünün dışına çıkabilmenin tek yolu, planlı ekonomiye dönmek, yeni bir “Atılım Programı” ile sanayileşmeye, kalkınmaya yönelmektir.
Kesinlikle… Kitap okumak zorunlu o ders kitabını getirdi isen okuyacaksın. Okumazsan veya kitap getirmezsen dil anlatım - edebiyat ders içi performanstan düşecekmiş falan filan… Saçmalıktan başka birşey değil
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
Bizim ingilizce ödeviydi bu kürt mantolu madonna
Kitabı okuyup ingilizce özetini çıkaracaktık
Gerçekten güzel ama karamsar ve gerçekçi bir kitap, yazar karakterin iç duygularını çok iyi yansıtmış.
Adasının alçak tepesinde oturup denize bakıyordu; görünürde başka hiçbir şey yoktu, yalnızca soluk, sessiz deniz. Ve puslu okyanus gibi, zihninin puslu bir dinginliğe büründüğünü duyumsayışı.