Simülasyoncuların Kitap Önerileri

image
Bu kitap ve ikinci serisini şiddetlle tavsiye ediyorum.

“Dünya değişiyor dostlarım, günün birinde gökyüzünde, güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında, toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama, çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak. Benden hikâyesi.”

1 Beğeni

‘Sizi rahatsız etmeye geldim!’

Öyle de yaptı. Hatta o kadar çok rahatsız etti ki bu canına mal oldu.

Batıyı da çok etkileyen Şeriati hakkında Jean Paul Sartre: ‘Ben bir Tanrıya inanmıyorum ama inansaydım eğer bu Şeriati’nin Tanrısı olurdu.’ diye bahsetmiştir.

Üstadı okumaya bu kitapla başlayabilirsiniz.

1 Beğeni

Şimdi anlıyordum. Yeteri kadar yaşamamıştım, yeteri kadar deneyim yoktu, hatta bugün bile hani size konuşuyorum ya, biliyorum ki imanınız ne kadar gevrese hep daha öğrenecek bir şeyleriniz kalıyor.

0000000304042-1

1 Beğeni

“Efendimiz ne kadar yüksekteyse, tutsaklık zincirimiz de o kadar uzuyor ve o zaman çok geniş bir harmanın içinde sıçrayıp oynuyor, sonra ucunu bulamadan, ölüyoruz. Bunun adına da özgürlük mü demişiz yoksa?”

0000000025811-1

İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı.

a1

1 Beğeni

“Önüne bir lokma ekmek tutuluyor ve bunun geri alınması tehdidiyle en olmayacak şeyler yapılıyordu. İstihfaf ettiği, kendisinden zayıf bulduğu mahlukların mahkumu olmak çok harap edici bir şeydi.”

0000000052460-1

“Balık gibi öyle bir denize, gam denizine dalmışsın ki kupkuru dudakların denizdeki incileri aleme saçmada.”

0000000651407-1

2 Beğeni

bır cok kıtap var tabı ama bu kıtap kenarda durur benım ıcın genelde oturup saatlerce okuyan bırı degıldım bu kıtap elımden dusmedı surukleyen tasvirleri mukemmel okurken bır anda ortam da oluyorsunuz vadıde yuyurken ruzgarı hıssedebılrısınız :smiley: yaşıyorsunuz dıyebılırım haşhaşi lideri hasan sabbah ın boyle kendıne ınandırması ınsanları sahte cennet vermesı ve yaşanmıs bır sey olması da ınsanı tetıklıyor…haşhaşi merakım da araştırmaya yeltenmem de pers prensi zamanın kumları filmnde ki suikastçi haşhaşileri gordukten sonra ortaya çıktı izlemeyenlere film tavsiyesi olsun… almak ıstersenız bu yazarı kesınlıkle alın ıkı tane okudum betımlemısı en ıyı olan buydu kalenın ıcı kalenın dısı sutunlarında kı noktaya kadar anlatılıyor içini hayal edebilyorsunuz…

1 Beğeni

‘‘Gerçeği konuşmadığımız zaman, konuşmuş sayılmayız!’’

Aynen kuyucaklı yusufu öneririm güzel kitap

resim
Sol ayağım gayet güzel buna ek olarak
resim

“Yorulmuşluğun peygamberleri ölüm acısıyla bile bozmazlar istiflerini. Soğukkanlılar bağırmaz. Çocuklar bağırır oysa ve yeryüzü tarihinin loşluğunda öter bu ölüm çığlığı. Çın çın.”
Sürekli ve bıkmadan bozduğumuza göre istifimizi, biz yorulmuşluğun peygamberleri değiliz demek ki… Bu Descartes mantığını sürdürürsek durum karışıyor biraz sonra. Çünkü bağırmıyoruz demek ki çocuk değiliz ve soğukkanlı da değiliz. Oysa, çocuklar bağırır, soğukkanlılar bağırmazmış. Biz neyiz peki? Sessiz öbürküler. Hay Allah, bunu daha önce düşünecektim! Sessiz öbürküler. Ne peygamber, ne çocuk. Ne soğukkanlı, ne de sıcakkanlı. Ne kuş, ne deve. Nev-i şahsına münhasır ibret-i alemler.

0000000325697-1

“Her şey olup bittikten sonra neden bir de rüya görürüz? Karmaşanın, keşmekeşin, hayatın yorucu zenginliğinin içinde eksik kalan nedir ki, uykunun kuytusunda ille de tamamlanması gerekir? Rüyamızda, birbiriyle ilgisiz gibi görünen ayrıntıları bilincimiz önden gürültülü bir lokomotif gibi çekip bir yere, örneğin bir anlama mı götürür? Yoksa o ayrıntılar bilincimizin balonuna batan iğneler midir?”

0000000162538-1

Elimize geçen her fırsatta ya da yalnız kaldığımız her dakika amaçsız yaşamayı düşünmek, ölümden sonraki karanlığa kafa yormak bize büyük zevk verir, bu zevkle kendimizden geçeriz.

0000000220463-1

Yarasının sarılmasını istemeyen Zahir başındaki yaranın kendisine değil de başına o taşı fırlatan şu öfkeli ve zavallı adamlara ait olduğunu söylüyordu. Asıl yara onlarda olduğuna göre, gerçek acıyı da onlar çekiyor ama ne kadar ıstırap içinde olduklarını bilmiyorlardı.

0000000249299-1

Ah zavallı ülkem! Kendini tanımaktan adeta korkuyor. Ona anamız değil ancak mezarımız denir: Orada her şeyden habersiz olanlardan başka gülümseyen yok; orada ahlar, iniltiler, göğü yırtan ağlayışlar sürüp gidiyor, duyan yok, fark edilmiyor bile. Büyük üzüntüler günlük kaygılar olmuş; ölüm çanı çalarken kime diye soran pek olmuyor; iyi insanların ömrü başlarındaki çiçeklerden önce geçiyor, çiçekler solmadan onlar ölüyor.

0000000220467-1

2 Beğeni

Okudum pişman oldum. Onu nasıl yapacaz?:joy: Şaka maka psikolojimi bozmuştu bir ara.

1 Beğeni

Hayat yoktu hiçbir yerde, ne bu şehirde, ne bu yerde, ne bu yıldırıcı varoluşta…

Sabır. Üstünde kara bulutlar olan bir grilikti sabır. Umuduysa sarıya boyuyordum; tıpkı sabahları birkaç saat görebildiğimiz güneş gibi. Hemen gökte yükselip evin ardında gözden kayboluyor ve sonsuz bir maviliği seyretmek zorunda bırakıyordu bizi.

4852_cati-V_C_rews176

3 Beğeni

Bu başlık niye güncellenmiyor? :upside_down_face:

1 Beğeni

Kerem Gök’ün “Uçak Kazaları” kitabını çok tavsiye ederim ama okumadım. Eğer uçuş meraklısı ya da simülatörde uçan biriyseniz bu kitap tam size göre!

Uçak Kazaları Kitap Açıklaması

Son seferin son anonsu, son kalkış ve gökyüzünde yapılan son yolculuklar…

Türkiye tarihinin en acı detaylarını barındıran olaylar arasında yer alan uçak kazaları, bugüne kadar hep kapalı bir kutu olmuştur. Günümüzde unutulmaya yüz tutmuş bu olayların her biri, bir döneme damgasını vurmuş ve kamuoyuna gazetelerin birinci sayfalarından duyurulmuştur. Yani sivil havacılık tarihimizdeki uçak kazaları her zaman merak edilen ve dikkat çeken olaylar olarak akıllara kazınmıştır.

Bu kitap, sivil havacılık tarihimize damgasını vuran ilk uçak kazalarından başlayarak, bir zamanlar “en ölümcül uçak kazası” gibi kötü bir unvan kazanmış 1974 Paris kazası ve o dönemde İtalyanlara yas ilan ettiren 1976 Isparta kazası gibi sansasyonel uçak kazaları ile devam ediyor, son olarak da 2009 Amsterdam kazası ile son buluyor. Türk sivil havacılık tarihine damgasını vuran, otuz beşten fazla sivil havacılık kazasını eşsiz bir araştırmayla ele alarak, bir yandan da kâh uçakların büyülü dünyasından dikkat çeken detayları, kâh havacılık tarihini, kâh yıllar önce düşmüş bir yolcu uçağından kalanları ararken yaşanan yol hikâyelerini heyecanla okuyacaksınız.

Kerem Gök’ün titizlikle hazırladığı bu kitapta, sivil havacılık tarihimizdeki uçak kazalarının hatırlanmaya değer ilginç hikâyelerini bulacaksınız. Havacılık tarihinin tozlu sayfalarından, bulutların üzerine uzanan cümlelerle bezenen değişik bir yolculuk sizleri bekliyor.

İlk sayfayı çevirdiğiniz andan itibaren tam yüz yıldır açılmayı bekleyen bir karakutuyu açmaya hazır olun.

(Tanıtım Bülteninden)