https://www.park.simulasyonturk.com/t/ets-2-screenshots-hikayeli/54/145?u=creedtr
Hikayenin başı için
Evet sevgili okurlar bildiğiniz gibi bir önceki hikayemizde istemeden de olsa kaçakçılık işine bulaşmıştık. O hafta polisler tarafından gözaltına alındım. Sorgu mahkeme falan derken bizim olayla ilgimizin olmadığı ortaya çıktı ve serbest kaldık. Daha öncede dediğim gibi bizim iki patronun içinde bulunduğu ufak çaplı bir uyuşturucu pazarı varmış. Bizde buna lojistik destek olmuş olduk istemeden. Mahmut’u soracak olursanız korkmayın onunda bir bağlantısı olmadığı Türkiye’den yapılan soruşturmayla ortaya çıktı. Neyse biz bu işlerden kendimizi sıyırdıktan sonra maceramıza kaldığımız yerden devam etmek istedik. İstedik fakat iş bulamıyorduk. Bir iki hafta sonrasında kaldığımız otel civarında bir şirketten zorda olsa iş almayı başardım.
Şans mı yoksa tesadüf mü orasına siz karar verin ama yine havuç çekicektik.
Dorseyi de alıp aracı tamirhaneye çektim. Önceki seferde yapmış olduğumuz ufak kazadan kalan ufak tefek hasarları onarım yola koyulduk. Açıkçası olanların şoku hala ikimizinde üzerindeydi o yüzden pek fazla anlatacak bir şeyim yok bu seferde sizlere. Yolda çekmiş olduğumuz fotoğrafları göstereceğim sizlere.
Helsinki’ye vardığımızda güzel bir şehir ve güzel bir yelkenli karşıladı bizi. Kısa bir feribot yolculuğundan sonra yola devam ettik.
Yolda ilerlerken çağımızın popüler simülasyon oyunu olan Euro Truck Simulator 2 nin reklamını gördük.
Çok yol almıştık ve biraz dinlenmemiz gerekiyordu artık. Bunun için otel aramaya koyulduk. Bu sırada şehrin göbeğindeki bir parkın yanından geçtik. Tabi buraya büyük araçların girmesi yasakmış sonradan gelen cezayla öğrenmiş olduk bunu.
Bir otel bulduk, yerleştik. uyuyup tekrar yola çıktık. Bu arada Pınar’la olan durumumuzda bir değişiklik olmadı. Sadece artık sohbet edebiliyorduk.Belkide ikimiz de bir birimize bir şansa daha vermiştik. Neyse… Yakıt almak için bir istasyona girdik. Çıkışında yol tıkandı. Neler oluyor diye inip yakından bakmaya gittim. Meğersem iki araç kaza yapmış onları bekliyormuşuz.
Yapacak bir şey yoktu araca döndüm tekrar. Beklerken denyo bir otobüs şöförü durduğum yerde geldi sol kapıma çarptı. Gel de deli olma…
Neyse adamla tartışmamak için önümde diğer kaza sonucu bekleyenleri sollayıp gittim. Devamında yol bizi bir barajın içinden geçirdi. Drone la fotoğraflar aldık.
Yolda biraz fazla oyalanmıştık sanırım. Yaptığım hesaba göre takom varış yerine yetmiyordu. Uyursam da işi yetiştiremeyecektim. Yapacak bir şey yoktu. Allah ne verdiyse basmaya başladım.
Gece yarısı gibi Rus sınırına ulaştık.
İki küçük kasabadan geçip 3 saat kala işi yetiştirmiştik.
Burada otel yoktu. Mecburen geceyi araçta geçirecektik. Bir akar-yakıt istasyonuna çektim aracı ve geceyi araçta geçirdik.
Ertesi gün araçtaki göçükleri yaptırmak için tamirhane buldum. Usta bizim Scania’ya talip çıktı. N’aplım N’edelim derken verdik aracı. Biz yayan kalmıştık. Neyse ki usta bize bir araç ayarladı da biz de biraz gezinip kendimize araç bulduk.
Kasabanın dışında bir Volvo galerisi bulduk. Bizim bütçeye uygun 4 serisi bir Scania vardı. Ve modifiyeliydi. O durumda fazla seçeneğimiz de yoktu zaten. Aldık aracı.
Bizim aracı alan usta Bmw’yi almaya geleceklerini söyledi. Biz de Yakınımızda bir şirkette çok uzun bir iş bulduk ve kabul ettik. Fazla seçeneğimiz yok zaten.
Süt taşıyacaktık. 59 saatlik mesafede, deniz aşırı bir yere ne sütüyse artık, anlamadım. Neyse fazla kurcalamadan yola çıktık. Bu seferde de pek fazla bir ley olmadı o yüzden yazacak pek fazla bir şeyim yok. Fotoğraflarla idare edeceksiniz.
Yol kenarında ağaçlarına altına çekip yemek yedik dinlendik.
Tekrar yola koyulduk. Bu bölgede yol yapım çalışmaları yoğundu.
Bir de viyadük çalışması vardı.
Bizim için bir sorun yoktu. Biraz sohbet biraz müzik biraz da iş verene durum bilgisiyle uzun yolculuğumuz sürdü.
Akşam olduğunda Gdansk’a varmıştık feribotla Karlskrona’ya gitmek için limana yanaştık.
Karlskrona’dan çıktık ve doğanın eşsiz güzellikleriyle yolculuğumuz sürdü.
Kendimi fazla kaptırdım galiba radara girmişim.
Göteborg’a doğru ilerlerken bir minibüsün kaza yaptığını gördük. Kenara çekip yardım ettik. Yapabilceğimizi yapıp tekrar hareket etmek içn yola koyulduğumuz sırada ben sağ şeride atarken kendimi sol şeritteki akıllı arkadaşım bir anda üstüme kırdı. Daha yeni aldığımız araç yine hasar almıştı.
Tutanaklarımızı tutup fotoğrafladıktan sonra devam ettik yolumuza.
Frederikshavn’a geçmek için Göteborg’a gelmiştik.
Frederikshavn’nın biraz dışında bir çiftlik gördük bir uğrayalım dedik.zaten biraz da dinlenmeye ihtiyacımız vardı.
Geri dönerken şanssızlık kupayı yoldan çıkardım ve toprağa oturdu. Önce biraz kendim uğraştım çıkarmaya ama çıkmadı. Son çare olarak çiftlik sahibinin traktörleriyle çekip çıkardık.
Tekrar koyulduk yollara.
Hirtshals limanına vardık. Güzel bir sahili vardı.
Ve artık son gemi yolculuğumuzun vakti gelmişti. Yaklaşık bir buçuk günlük yolculuğun ardından Törshavn’a vardık.
Küçük bir kasabayı andıran bu yerde ilerlerken çevre halkı bize bir şeyler ikram etmek istediler.
Bizim gideceğimiz yer daha tepedeydi ve dağı tırmanmaya başladık. Güzel manzaaralarla karşılaşrık. Denize bakarak ilerledik tünellerden geçtik en sonunda hedefimize ulaştık. Yükümüzü teslim edip kasabayı gezindik.